Bir şehirde halkın fikirleri, sosyal ve toplumsal eğilimleri; siyasi ve bürokratik yöneticiler tarafından ne derece kontrol edilip, yönlendirilebilir? Bu, fiilen mümkün müdür?
Yöneticiler, Hemşehrilerin herhangi bir konudaki kanaatlerini, eleştiri veya beğenilerini “etkileme, yönlendirme, oluşturma” hakkına sahip midirler?
Demokrasinin geldiği aşamadan haberdar olan yerel siyasi ve bürokratik yöneticiler; “halkın fikirleri, yönetici grup tarafından kontrol edilip, yönlendirilebilir” tezine itibar etmezler. Çünkü bu, modası çoktan geçmiş elitist bir yaklaşımdır.
“Yöneticilerin gücü, öteki elit grupları ve halk tarafından sınırlandırılıp, kontrol edilebilir” görüşüne yakın duran idareciler, halkın sevgilisi haline gelmekte zorlanmazlar… Kamuoyunun birikmiş öfke seli altında ezilmezler...
Üst yerel yöneticiler, hizmet ve yönetim tavırlarını dar çevrelerinin çapsız telkinleriyle değil de bilimsel metotlara ve ekseriyetin eğilimlerine göre tanzim edecek olsalar “seçilmiş ya da atanmış memur” olmaktan, “yerel lider” olma mertebesine yükselmiş olurlar.
Evet,”güç ilişkilerini anlayıp açıklamaya yönelik yeteneklerini geliştirmek” yerel liderlerin çok dikkat etmeleri gereken husustur. Bu noktada sergilenecek karakuşi lakaydi tutumlar, yöneticiyi yanlış ittifakların boğucu cenderesine mahkûm eder.
Böyle durumlarda yapılması gereken ilk iş, sükûnetle düşünüp halk ile münasebetlerdeki arızayı giderecek tedbirlere yönelmek, istişareye daha çok önem vermek ve “ekip ruhuna” sarılmaktır.
Dirayetli bir yönetici; herhangi bir musibetle imtihan edildiğinde, “Ben bunu hak etmedim” efelenmesine tenezzül eden değil; başını iki elinin arasına alıp “nerede hata yaptım” diyebilendir.
“Bir hanede kadının sesi erkeğinden çok çıkıyorsa vay o ailenin haline” demişler… Evet, bu söz eski toplumsal hayatın gerçeklerini yansıtıyor… Kadın haklarının geldiği bu noktada biz bu sözün altına imza atarsak, akşam fakirhaneye başı dik gidemeyiz!
O nedenle Şirazi’nin bu sözünü şöyle değiştirerek kullanıyorum, yıllardır; “Bir ülke ya da şehirde atanmışların sesi, seçilmişlerden fazla çıkıyorsa, vay o ülkenin ve şehrin haline!” |